Küpçü Dükkanı
Bagirip cagiran, irili ufakli kupler arasinda muthis bir munakasa oluyordu. Ayni desen ve renktekiler, ayni buyuklukte olanlar, kucuk fakat zarif kupler, birer grup olusturmuslar, buyukluk ve ustunluk yarisina girismislerdi.
Birbirlerinin uzerine atilmak uzereyken, iclerinden biri cikarak:
- Kupdaslar, dedi. Nedir bu kavga, nedir bu cekisme? Boyle devam ederse bu kupcu dukkani hepimize mezar olacak.. Sonunda kirilip, copluge atilacagiz.
Tartismanin yogunlugundan olacak ki butun hepsi dikkat kesilmisti. Kup, konusmasina devam etti:
- Biraz once sizler gibi cekisip dururken, ustumdeki zarif desenler asindi... Goz alici renklerim dokuldu. O guzelim desen ve renklerimin altindan toprak gorundu. Munakasa ettigim kupun siyrilan deseni altindan da toprak cikinca, beni buyuk bir dusunceye sevketti.
Bazi kupler saskin saskin birbirinin yuzlerine bakiyorlar, bazilari da rahatsizliklarindan dolayi homurdaniyorlardi. Kup:
- Lutfen kulak verin, aslimiz bir bizim.. diye devam etti. Duydunuz mu aslimiz bir, bir diyorum size... yani hepimiz topraktaniz.. Munakasamizin sebebi ise gecici ve aldatici seyler.. Kendimize gelelim. Yersiz asagilik duygusuna ve bos buyukluk kompleksine kapilmayalim. Ne bazilarimiz degersiz, ne de kimimiz yapimiz yonunden ustun.. Hepimiz bir vazife gormek icin yapilmis, hizmet etmek icin bu sekilde planlanmisiz. Ustunluk maddi yapimizdan degil, faydali olusumuzdan kaynaklanabilir ancak. Yani hizmet yonumuzden.. Bu kapi ise hepimize acik.. Hizmette yarisalim, ama birbirimizle surtusmeyelim. Bilelim ki hayirli hizmetlerde yarismamiz, birbirimize engel degil...
|