www.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.wswww.bigoo.ws
Glittery texts by bigoo.ws

-- EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu EkleBunu RSS Ekle Butonu
   
  OKUYUN, DİNLENİN, EĞLENİN
  Gündüzünü Kaybeden Kuş
 

Aşağıdaki hikaye, çocukluk yıllarımda her okuduğumda beni hıçkırıklara boğmuş bir eserdir...
Denize gittiğim bir gün gökyüzündeki martı sürüsünü görünce tekrar aklıma takıldı, internette bulup siteme ekleyeyim dedim... Ama neredeyse iki üç sayfalık bir aramada hedefimi bulamadım. Pes etmedim. Benim gibi bu öyküden etkilenipte internete yükleyen birileri muhakkak vardır diye düşündüm, iyikide sebat etmişim, mynet uzantılı küçük bir sitede bulduğum bu hikayeyi sizlerle paylaşabilme imkanım olamayacaktı ozaman
Çocukluk yıllarımı bana tekrar getiren, ''Gündüzünü Kaybeden Kuş'' u bulmama yardımcı olan sitenin linkini de aşağıda vererek gönül borcumu ödemeye çalışmak istiyorum...
Umarım sizlerde zevk alırsınız...


Gündüzünü Kaybeden Kuş

Martılardan söz açmıyorum. Onları sayısız çığrış ve çırpınışlarıyla kıyılarda görür durur ve görmesini de severiz. Fakat o bildiğimiz martılardan çok daha büyük ve kanatları çok daha uzun bir açık deniz martısı vardır. Onlara Güney Akdeniz'de "miho" derler. İşte onlardan söz açmak istiyorum.

Sanki kuş değildir de, kanatlanmış bir köpük parçası, -ne bileyim- bir ıssızlık parçasıdır. Denizin o hırlayan uçurumları, tepe takla dönmüş, Niagara şelaleleri gibi havaya yükselirken, onlara gün doğdu demektir. İşte o zaman fırtınayı da, kara bulutları da taa aşağılarda bırakırlar. İnsanın hayalini bile korkutan çıldırtacak yüksekliklere çıkarlar. Göklerin koynunda küçücük mavi bir nokta olurlar. O nokta, çıkar çıkar da mavilerde erir. Ve yabansı kuş, maviler çölünde, dinginlik ve suskunluk içinde yapayalnız kalır. Fırtınasız açık havada başka bir evrenden geliyormuş gibi ara sıra, uzak bir çağırış duyulur gibi olur. İnsan, "Acaba gök mavileri mi dile geldi?" diye dört yana bakınır durur. Oysa öten, denizin kartalıdır. Bu fırtınalar imparatorunun hızı kasırgayı aşar. Kendisiyle ancak şimşek yarışabilir. Denizin ve sonsuzlukların bu kayıtsız seyircisi, karaların kartalı ve akbabası gibi yırtıcı gagalı ve pençeli değildir. Enginin bu kuşu, en yükseklerde uçan bir beyaz bulutun hayatını yaşar.

* * *

Hacı Süleyman, şafaktan beri elde çifte, önde köpek, kıyı kıyı taban tepiyordu. Tanyeri uyanırken, keklikler derelerden, yamaçlardan cak cak cak cak cak cacak cak ederek, yeni doğan günü bütün kuşlar, böcekler, çalılar, dağlar, taşlar ve denizlerle esenliyorlardı. Ne bir kuş, ne de bir böcek olan Goethe'nin bile ölürken ve kapkara sonrasızlığa göçerken son çağırışı "Işık! Işık! Işık!" değil miydi? Çiçek, balık, kuş, insan hepsinin aradığı ışık işte ağarmaktaydı. Keklikler hamamböceği, solucan, akrep, tespihböceği değillerdi ki karanlıkları arasınlar. Onlar güneşle ve güne§ten yaşıyorlardı. Zavallılar o ışığı sesleriyle, şarkılarıyla içlerinin ışığından gelme, ışıklarıyla esenliyorlardı. Günün ışığı keklik için güvenlik demekti. Hem kendisi, hem de palazları için karanlıklardan gelen korkuların sonu idi bu. Artık çalılıkların en kuytu ve gizli boşlukları bile aydınlanıyordu. Bütün ana keklikler yuvalarının kenarına oturmuşlar, "Merhaba!" diyerek gevezelik ediyor ve "Bir karanlık gece daha atlattık," diye birbirlerini kutluyorlardı.

Hacı Süleyman yürüye yürüye dik bir kayalığın dibine vardı. Her yan keklik ötüşü kesilmişti. Gelgelelim binlerce kekliğin bir taneciği bile ortada yoktu. Hacı Süleyman köpeğine kızdı, "Senin burnun mu yok ne? A it oğlu it!" diye çıkışarak köpeğe bir tekme attı. Köpek kuyruğunu ardına kıstı ve beş on adım öteye kaçtı. Hacı Süleyman'ın gözlerini kan bürümüştü. Bu keklik bolluğundan üç dört çift olsun vuramasın ha? Elinden gelseydi çifteyi güneşe tutup, öldürücülük tutkusunu doyurmak için ateş edecek ve güneşi kör edecekti. Tam o sırada önünde yürüyen uyuz köpek yarı havlayış, yarı uluyuştan ibaret bir ses çıkardı. Aynı zamanda da Hacı Süleyman, başının üzerinde, yükseklerde bir kanat hışırtısı duydu.

Yüksek bir kayanın tepesinde yumurtlayan bir miho kanada kalkmıştı. Hacı Süleyman birdenbire çiftesini havaya dikti ve çiftenin iki gözünü birden ateşledi. Miho kanatlarını topladı, avına saldıran bir şahin gibi aşağıya doğru düştü. Havaya, yolunan bir sürü tüy uçtu. Kuş sendeledi, dengesini buldu. Ve bir fişek gibi dosdoğru yükseklere fırladı. Ardı sıra bıraktığı tüyler döne döne yere indi.

Yandan gelen saçmaların biri, kuşun bir gözünden öteki gözüne geçerek, ikisini birden akıtıp kör etmişti. Kuş artık korkunç ve garip bir karanlıkta uçuyordu. Hiç durmadan, dinlenmeden beş saat uçtu. Doğdu doğalı tanıdığı göğü karanlıklarda aradı. Fakat göğü bulamıyordu. Biliyordu: Yuvası göğün bir kenarında, bir kayanın üzerindeydi. Yavruları yiyeceksizlikten ne haldeydiler acaba? Annelerinin mavilerde çınlayan sesini araya araya, göklere baka mı kalacaklardı? Kuş olanca gücünü yeni baştan kanatlarına verdi. Herhalde bu karanlıkları aşacak ve karanlıklardan ötelere yayılan mavilere ulaşıp dalacaktı.

Böylelikle dört beş saat daha uçtu. Artık gece olmuştu. Miho hâlâ gündüzü arıyor, ama bulamıyordu. Kanatları ağırlaşıyordu. Kanatlarıyla aydınlığa varamayacağını anladı. İşte o zaman erden sesiyle yükseklikleri yaratmaya kalkıştı. Şarkı söyledi. Şarkısıyla ve içinin ateşiyle zindan kesilen evreni, apaydın edecek olan güneşi yaratmaya çabalıyordu. Fakat artık bitkindi. Gecenin karanlığında sesi sendeliyordu. Sesi dindikçe de, kanatları sarkıyordu. Engin üzerliklerin bu kimsesiz uçucusu, karaya ancak yavrularıyla bağlıydı. Yavrularının yuvasını, bağrından yolduğu tüylerle döşemişti. Son bir defa, karanlıkta iki ayaklı birer pamuk yumağına benzeyen sarı gagalı yavrularını çağırdı. Sesi kısıldı. Gırtlağından garip gürültüler çıkararak ve tekerlenerek çırpına çırpına denize düştü.
Ertesi günü, ıssız denizlerde bir beyaz tüy yüzüyordu ancak.

Halikarnas Balıkçısı

Aldığım Site:
http://site.mynet.com/kadirogretmenim/turkce/id4.htm

 
 
  Bugün 41 ziyaretçi (45 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol